05 Kasım 2012

2012

2012 yılındayız. çorum yahya kemal beyatlı ilkokulunda çalışıyorum. bu sene ikinci yılım, ikinci sınıfları okutuyorum.., 27 tane öğrencim var...
en son 2008 yılında girmiş oğlum ve kızım hakkında bir iki cümle yazmış ve bir daha hiç girmemişim. aslında yeterince kullanmadığımı düşündüm. elimizin altında teknoloji var ama yeterli şekilde yararlanmıyoruz... neyse herkese merhabalar.

19 Haziran 2010

Yeniden Marhaba

Uzun bir aradan sonra tekrar merhabalar

04 Mart 2008

merhabalar 19 haziranda bir oğlum olacağını söylemiştim. evet 20 haziranda oldu. durumu gayet iyi. devamlı uyuyor. onunla ilgilendiğim için uzun süredir yazamadım. bu saatte girerek duygularımı yazmak istedim. birde Ozan'ımın doğumunu haber vereyim diye.. Bu arada bugün yani 5 Temmuz kızım Ezgi'nin doğum günü.. Ezgi'nin doğum gününü kutluyorum...
Uzun bir aradan sonra blog'a girdim. Fakat benim blog adresim yazılarımı girmeye izin vermiyor. herhalde uzun süredir kullanmadığım içindir. neyse bu süredir çok şeyler değişti. Mesela öğrencilerim bir üst sınıfa geçtiler. Aynı zamanda kızım da dördüncü sınıfa geçti. Bugün günlerden 19 Haziran Salı, yarın yani 20 Haziran benim için önemli bir gün. Çünkü ikinci defa baba olacağım. Yarın bu saatlerde ikinci çocuğumuz doğmuş olacak. Bu sefer erkek. Adını Ozan koyacağız. Umarım adı gibi türküleri sever. Ben çok seviyorum çünkü. Yakında resminide koyarım buraya belki... Görüşmek dileğiyle...

13 Ekim 2006

KÜÇÜK İSTAVRİT

Küçük istavrit yiyecek bir şey sanıp
Hızla atıldı çapariye
Önce müthiş bir acı duydu dudağında
Gümbür gümbür oldu yüreği
Sonra hızla çekildi yukarıya
Aslında hep merak etmişti
Denizlerin üstünü
Neye benzerdi acep gökyüzü
Bir yanda büyük bir merak
Bir yanda ölüm korkusu
Dudağı yarıklar denir, şanslıdır onlar
Hani görüp de gökyüzünü, insanı
Oltadan son anda kurtulanlar.
Ne çare balıkçının parmakları hoyratça
Kavradı onu Küçük istavrit anladı, yolun sonu.
Koca denizlere sığmazdı yüreği
Oysa şimdi yüzerken
Küçücük yeşil leğende
İnsanlar gelip geçtiler önünden
Bir kedi yalanarak baktı gökyüzünün içine
Yavaşça karardı dünya
Başı da dönüyordu
Son bir kez düşündü derin maviyi
Beyaz mercanı bir de yeşil yosunu
İşte tam o anda eğilip aldım onu
Yürüdüm deniz kenarına
Bir öpücük kondurdum başına
İki damla gözyaşından ibaret
Sade bir törenle saldım denizin sularına
Bir an öyle bakakaldı
Sonra sevinçle dibe daldı
Gitti, tüm kederimi söküp atarak
Teşekkürü de ihmal etmedi
Birkaç pulunu elime bırakarak
Balıkçı ve kedi şaşkın baktılar yüzüme
Sorar gibiydiler neden yaptın bunu diye.
Bir gün dedim bulursam kendimi
Yeşil leğendeki küçük istavrit kadar çaresiz
SON ANA KADAR HEP BİR UMUDUM OLSUN, diye.

14 Eylül 2006

patlasa da kurtulsak!

teşekkürler Deniz....

07 Eylül 2006

KAHVE
İtalya’da Napoli’nin kenar mahallelerinden birinde. Bir Cafe-Barda, içeri giren müşterilerden biri, barmene “iki kahve, biri askıda” dedi, iki kahve parası verdi,. Bir kahve içip gitti, barmen de tezgahın üzerinde asılı duran çiviye bir küçük kağıt astı. Biraz sonra içeri iki kişi girdi. Onlar da “üç kahve biri askıda” dediler üç kahve parası verdiler ve iki kahve içtikten sonra gittiler. Barmen “askı”ya yine bir küçük kağıt astı. Bunun gün boyu böyle sürdüğü anlaşılıyordu. Bir süre sonra kahveye üstü başı biraz eski, püskü, belli ki yoksul bir kişi girdi ve barmene “askıdan bir kahve” dedi. Barmen hemen bir kahve hazırladı ve yeni müşterinin önüne koydu. Yoksul kişi kahvesini içtikten sonra para ödemeden çıktı gitti. Barmen ise tezgahın üzerindeki askıya taktığı kağıtlardan birini kopardı, parçalayıp çöp kutusuna attı. Bu gözlem, “İtalyan toplumsal terbiyesi”nden birini öğrenmemizi sağladı. İçeri giren yoksul bir kişinin “Bana askıda kahve var mı?” diye sormasına gerek bırakmamak için “askıda kahve olduğunu” belirten kağıt parçalarını kolaylıkla görünebilen bir yere asmak ise bu olgunun çok zarif bir bölümünü oluşturmaktadır.

05 Eylül 2006

BALIKÇILAR


Hani biz denize kıyısı olan bir şehirde büyümediğimiz için balık tutmayı pek bilmeyiz. İşte ancak bir balıkçı heykeli görünce yanına kendimizi yerleştirerek poz veririz. Haydi rastgele...